KUR’AN PERSPEKTİFİNDE ÜMMET KARDEŞLİĞİ

Hayat Kitabımız Kur’an-ı Kerim, farklı toplumsal katmanları dikkate alarak hitap eder. Örneğin; müminlere, kafirlere, müşriklere hitap ettiği gibi; Ey insanlar! Diyerek bütün bir insanlığa da hitap eder.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً
وَقَـبَٓائِلَ لِتَعَارَفُوا اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَليمٌ

خَبيرٌ ﴿١٣﴾

‘‘ Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık,
tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en
değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her
şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır. ’’
(Hucurât Suresi, Ayet: 13)

iki türlü değer vardır: 1. verilen eğerler, 2. Kazanılan değerler.

Zira, «Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, hiçbirimizin kurtuluşu olamaz» mesajını bütün bir insanlığa sunmuş olur.

Bir gün Muhammed İkbal’ın babası, ikbal’ın Kuran okuduğunu görünce; ne yapıyorsun? diye sorar. İkbal: Babacığım gördüğünüz gibi Kur’an-i Kerim okuyorum der. Babası: Oğlum Kur’an-ı öyle oku, öyle oku ki; sanki bu Kur’an sana nazil olmuştur der.

Mardinde geçen bir anekdot:
Anadolu insanının okuma-yazması olmayabilir, ancak onun irfanı vardır.
«Müminin ferasetinden korkunuz, zira o, (olaylara ve olgulara) Allah’ın nuruyla bakar.»
kutlu sözü onlar için mihenk taşıdır.

Türkler, Kürtler, Araplar ve Farslar kol kola girerlerse, güçleri 1111 hükmüne geçer. Eğer, ayrışırlarsa güçleri 1+1+1+1=4 hükmüne geçer.

Neslin ıslahı,Arzın imarı,Varlık dünyasının ihyası ve Geleceğimizin inşası bizim sorumluluğumuzdadır. Zira çocuklarımızın geleceği, bizim geleceğimizdir. Onların emeği bizim emanetimizdir.

Üstad Hasan El Benna der ki:

Müminler, müslümanlar ittifak ettikleri noktalarda güç birliği, eylem birliği, hareket birliği yapmalı, ihtilaf ettikleri noktalarda birbirlerini mazur görmeli.

İletişim içinde olduğumuz insanlarla «Ortak Payda»yı geliştirmek durumundayız.

İnsan Nedir?
İnsan küçük evrendir.
Evren büyük insandır.
İnsan zübde-i alemdir.
Yani, alemin özüdür, özetidir.
İnsan, Eşref-i Mahlukattır.
Yani, yaratılmışların en şereflisidir.


Sadi Şirazi’nin dediği gibi, İnsan yek katre-i Xunest ve sed hazar endişe’’ dir. İnsan budur. İşte biz eğitimciler, bu kadar değerli ve onurlu olan varlığı yetiştirmeye talibiz.

Her insan biriciktir.

Yusuf Has Hacip der ki; «İnsanın süsü yüzüdür, yüzün süsü gözdür. Aklın süsü dildir, dilin süsü sözdür.» Söz dili taçlandırırken, dil de aklı taçlandırır; yada tersi olur.

«Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.»
Yunus Emre

Fesahat ve Belağat kitabımız Kur’an-i Kerimin ruhuna uygun olarak; İlim, hikmet, irfan ve tasavvur odaklı bir yaklaşımla davet gerçekleşmelidir. Zira, Emri bilmaruf, münker bir dille değil, maruf bir dille olmalı. Sadi Şirazi’nin dediği gibi,
Yanlış üslüp, doğru sözün celladıdır. (Padişahın rüyası)

Yanlış yapanın yanlışını söylerken yanlış yapmamak gerekir. Yanlış yapanın yanlışını söyle ama sövme. M.Görmez’in dediği gibi, «Bizler toprağa bile yumuşak basmakla emr olunmuşuz. İnsanların kalbine doğru ve yumuşak, güzel bir sözle dokunmalıyız. »

«Söz ile estetiği yakalamalıyız ki, davranışlarımız estetik olsun. Söz; hem niyetlerin, hem amellerin tercümanıdır.»

Hayatımızı tahrip eden üç boşluk:
Bunlar; Boş vakit, Boş zihin ve Boş kalp şeklinde tanımlanır. Bu boşlukları doldurmamız, Yaşadığımız hayatı ve geleceğimizin inşası bakımından çok önemlidir. Zamanımızı ilimle, bilgiyle; Zihnimizi; Tasavvurla, hikmetle ve irfanla, kalbimizi; imanla ve sevgiyle doldurmamız gerekir.

Bu hız ve haz çağında; güç tutkusu, tüketim tutkusu, bozgunculuk ve sorumsuzluktan arınarak, hayatımızı; Aklı Selim, Kalbi Selim ve Zevki Selim parametreleri üzerine inşa etmek durumundayız. Unutmayalım ki, “Bütün kolaylıklar, zorluklar tarlasında ekili birer tohumdur.”

Hayata ve Hakikata bütünsel yaklaşmak. Parçacı yaklaşmaktan sakınmak
a. Kavli ve Kevni ayetleri birlikte okumak
b. Aklin idraki, kalbin idraki ve gözün görsel idraki ile idrak.
«Akıl göz ise Vahiy de onu görmek için muhtaç olduğu ışıktır. Işık olmadan göz göremez. Tabii ki göz olmadan da ışık bir işe yaramaz».

İlim aklı, irfan kalbi, manevi duygular da ruhu hem ikna eder, hem inşa eder hem de ihya eder.

Aklın hamdi, aklını kullanıp onun hakkını vermektir.

Gözün hamdi, meşru olana bakmaktır.

Kulağın hamdi, meşru olanı dinlemek ve gayri meşru olandan sakınmaktır.

Her organın hamdi, kendi fonksiyonunu meşru çerçevede icra etmektir. Zira, “Meşru dairedeki keyif, keyfimize kafidir”

İnsan ve İslam, iki vazgeçilmez unsur.

«Ruh ve beden gibi, Et ve tırnak gibi, Su ve toprak gibi.»

İnsanın aradığı İslam ve İslam’ın aradığı ise insandır. Bu iki sevgilinin buluşmasıyla «İMAN» ortaya çıkar.

İnsanın İslam’ı yaşamasıyla;
AMEL, bilmesiyle
İLİM, görmesiyle
İHSAN, tanımasıyla
İRFAN, yaşamasıyla
TAKVA, ortaya çıkar.

İlk ve son duamız şudur:

İnsanımızı İslam ’sız ve İslam'ımızı İnsansız bırakma Allah'ım!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Prof. Dr. Şemsettin DURSUN - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gurbetteki Erzurum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gurbetteki Erzurum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gurbetteki Erzurum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gurbetteki Erzurum değil haberi geçen ajanstır.



İstanbul Markaları

Gurbetteki Erzurum, İstanbul ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (216) 492 36 36
Reklam bilgi