EĞİTİMİN FERDİ EKONOMİYE
GETİRDİĞİ AĞIR YÜK
Bir önceki yazımda seçmeli dersler açısından ilk ve orta öğrenimde Kuranı Kerim ve Siyeri Nebinin, halkının %90’nından fazlası müslüman olan bir ülkede tercihte %10’ların altında kalmasının, hatta Kuran dersinin %5’lerin dahi altına gerilemesinin sebepleri üzerinde durarak, insanımızı kamu spotları dahil çeşitli kanallardan bilinçlendirme ve bu dersleri isteyenlerin değil, istemeyenlerin gidip okul idarelerine gerekçeli veya gerekçesiz; bu dersi velisi olduğu çocuğa verdirmek istemediğini yazılı beyanla iletmesi gereği üzerinde durmuştuk.
Şimdi ise maddi boyutta özellikle zorunlu eğitimin tüm giderlerinin devlet tarafından karşılandığı, bunun için özel okul ve özel dersaneler dahil hiç bir eğitim kurumuna gidilmesine gerek olmadığı bilinci her tür teşvikle vatandaşa aşılanmalı, iletilmelidir.
Ak Parti iktidarları döneminde ders kitapları ve bir çok okulda elektronik aygıtlar ve tabletlerin öğrenciye sunulması çok büyük önem arzetmete, bunun kıymet ve önemi yeteri kadar bireylere anlatılamamaktadır.
Ancak bundan daha önemlisi ise, ülkeyi temelden yıkıcı bir hüviyete bürünen bir grubun ( feto) dersaneleri ve eğitim kurumlarıyla alakalı başlayan kavganın nedenleri herkesin malümudur.
Bugün bu çapta farklı grupların olup olmadığı, varsa devletin ne gibi tedbirler aldığı doğrusu bizlerin bilgisi dahilinde değildir. Ancak bilinen bir hakikat vardır ki o da, ekonomisi düzgün olsun olmasın hemen her ailenin çocuklarını özel bir okul veya dersaneye verme gayretinin ne bahasına olursa olsun devam etmekte olduğudur.
Vatandaşımızın hangi saiklerle özel okul ve dersane tercihinin olduğu ve bunun ülke ekonomisiyle, özellikle dar gelirli vatandaşın cebine yansımasının ne olduğunu TÜİK tesbit etmeyi düşünmüş müdür?
Adı Vakıf Üniversitesi olduğu halde, vakıf ruhuyla uzaktan yakından alakası olmayan tamamen para kazanma amacına matuf üzerine basa basa ifade ediyorum, maddi çıkar ve kazanç amaçlı üniversiteler dahil, özel sektörün el attığı tüm eğitim çalışmaları, devletin temel görevlerinden, üzerlerine samimi yük alma arzusu yerine, vatandaşın, özellikle dar gelirli vatandaşın bütün imkanlarını seferber edip, çocuğunu daha iyi bir okula yerleştirebilme arzusuyla adeta nesi varsa satıp savarak, varsa birikimlerini, olmadı geleceğini borçla ipotek altında tutarak özel dersane ve okula vermenin ailelere getirdiği yük, başta ilgili bakanlık olmak üzere, devlet adamlarımızı, halkın seçtiği temsilcileri olan parlamenterlerimizi, makam-ı riyaseti ve aylık ekonomik verileri, enflasyon sepetindeki aşırı yük teşkil eden eğitim harcamalarını TÜİK ele almakta mıdır? İnanıyorum ki, bu sepetin en ağır yükü eğitim harcamalarıdır.
Toplumumuza giyim kuşam ve bir çok tüketim maddesinde marka takıntısı nasıl bir hastalık halini almışsa, etrafından etkilenerek, “ falan kızını veya oğlunu filan özel okula şu kadar bedelle gönderiyor. Biz de ne yapıp edip çocuğumuzu verelim” yarışı, önü alınmaz ve ekonomik olarak ta altından kalkılamaz bir hale gelmiştir.
Biz ülke olarak çok ama çok garip bir ülkeyiz. Nasıl mı? Söyleyeyim. 12/ Eylül-980- darbesinden sonra, YÖK denilen bir kurum, yüksek öğrenimin başına bela edildi. İyidir kötüdür tartışmaları hala yapılmaktadır. Normal demokrasiye geçilmesi halinde bu kurumu kapatacağını vadeden siyasetçiler, zaman oldu iktidara geldiler, kendi çıkarları ve adamlarını yerleştirme bahasına bu kurumu daha da tahkim ettiler. İlk YÖK BAŞKANI, aynı zamanda ilk özel, adına vakıf denilen bir üniversitenin de sahibi çıktı. BİLKENT ve Prof. Dr. İhsan Doğramacı. Çıkan YÖK kanunları hep özel, sözümona Vakıf üniversitelerini kollayan tarzda düzenlenmiştir. Bunun onlarca örneğini verebilirim.
Özel okul ve dersanesi olanlardan Milli Eğitim Bakanı yaptık. Özeli mi daha iyi koruyup kollasın, yoksa devletin okullarını mı özeller seviyesine - ne ise o seviye- çıkarsın?
Ama gördük ki, devlet okulları özellerin seviyesine çıkarılamadığı, üniversite imtihanlarında çoğunlukla aynı başarıyı sağlayamadıkları için, bahse konu ciddi maddi yükler altına vatandaşımız sokularak özele yönelim adeta teşvik edilmiştir.
Özel sektörde otel ve turizm işletmeciliği olandan Turizm Bakanı, özel sağlık kurumu ve hastanesi olandan Sağlık Bakanı v.s. yapmak suretiyle hep özele yönelimin kapısını açıcak enstrümanlar kullandırılmıştır.
Özetle ifade edilmek gerekirse,
1-) Ders yılı başında zengin-fakir ayırdetmeksızın her öprencinin ders masasına o yılki ders kitaplarının, yetkililerin tabiriyle “ gıcır gıcır..” yepyeni olarak konması, kitap arama külfetinin önüne geçmek ve dar gelirliye bir nebze katkı sağlamak bakımından önemlidir. Bu büyük bir hizmettir. Ancak, hala Talim Terbiye Kurulumuz bu kitapların muhteviyatının ne olduğu, milli ve manevi değerlere ne kadar önem verildiği hususunu yeteri kadar ele alabilmiş midir?
2-) Çocuklarımıza sunduğumuz tabletlerin bilgi dağarcığı ( Fatih Projesi) ne kadar yerli, milli ve bize has değerleri taşımaktadır, gerekli denetim mekanizması çalışmakta mıdır?
3-) Üniversite sınavlarında, istisnasız devlet okullarında verilen derslerden soru çıkmaktaysa, ailelere çok büyük yük getiren özel okul yönelimi nereden kaynaklanmaktadır?
4-) Özel okullardaki hocalar, çok özel bir eğitimden mi geçirilmiş ki, onların başarısına inanılarak o müesseselere yönelme gereği hasıl olmaktadır?
5-) Durum böyle değilse, devlet kendini, kendi okullarını anlatmak ve tanıtmaktan aciz midir?
6-) Devlet okullarının üniversite sınavlarındaki başarıları niçin öne geçirilmez de, özel dersane ve özel okulların başarıları, çarçaf çarçaf eğitim yılları başında reklamları yapılmakta ve yaptırılmaktadır?
7-) TÜİK, aylık ve yıllık enflasyon sepetine ciddi verilerle eğitimin ne çapta ailelere yük getirdiğini yansıtmakta mıdır?
8-) Devletin, kendi okullarına başarı, milli ve manevi değerleri koruma ve her alanda itimada şayan olduğu hususunda özel bir gayret sarfetme gereği duymakta mıdır? Böyle bir ihtiyaç hasıl olduğuna göre, bugüne kadar ne yapmıştır?
9-) Özel dersane ve okulların zecri değil, ancak alınacak tüm tedbir, elde edilecek devlet mektepleri başarı ve üniversiteye istenen bölümlere öğrenci yerleştirme oranlarıyla, önüne geçme çabasını göstermeli, insanımızı bu gereksiz yarıştan ve maddi külfetten kurtarmalıdır.
10-) Biliyorum, tüm özel eğitim kurum ve kuruluşları benim bu tesbit ve tezlerimden rahatsız olacak, “ …biz de binlerce istihdamla işsizliğe çare olmaktayız, ekonomiye vergilerimizle katkı sağlamaktayız..” gibi gerekçelerle haklı savunma içinde olabilirler. Ancak onlar zekalarını ülkenin üretim ve ihracatını güçlendirecek alanlarda kullanmaya, hatta varsa olağanüstü kabiliyetleri onu devlet okullarında ortaya koymaya çalışsınlar.
Devlet okullarında, üniversitelerinde, tıp fakültelerinde edindiğin bilgi ve birikimi gidip, özel mektep, özel üniversite ve özel hastanelerde kullanmak ve daha çok para kazanmak saikiyle bunları yapmak ne kadar etik ve vicdani bir iştir, bunu da sorgulamak gerekmez mi? Bizim de böyle bir soru sorma hakkımız olmaz mı?
Bu bapta yazacağımız çok şey var. Selam ve dualarımla….
13.09.2023
Musa Uzunkaya
Yorum yazarak Gurbetteki Erzurum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gurbetteki Erzurum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gurbetteki Erzurum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gurbetteki Erzurum değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gurbetteki Erzurum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gurbetteki Erzurum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gurbetteki Erzurum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gurbetteki Erzurum değil haberi geçen ajanstır.