Bilgi ve hayata yansıması

2.BÖLÜM
Hayata Dair

BİLGİ VE HAYATA YANSIMASI

Bir bilge kişi, dört çeşit insan vardır der:

1.    Bilmeyen ama bilmediğini de bilmeyen. Bu aptaldır. Bundan uzak durun
2.    Bilmeyen ama bilmediğini de bilen. Bu insana yardımcı olun.
3.    Bilen ama bildiğini bilmeyen. Bu insana bilgisini hatırlatınız. İnsanlara yardımcı olsun.
4.    Bilen ve bildiğini de bilen. Bu insandan istifade ediniz.

Kendi gerçeğimizin gözünün içine bakarak ve yüreğinin derinliklerine nüfuz ederek, hakikatin ortaya çıkmasına yardımcı olmak durumundayız. Hiçbir komplekse kapılmadan, kendimizi test etmeli ve zaaflarımızın neler olduğu konusunda objektif bir yaklaşım sergilemeliyiz. Zaaflarımızı saklamadan, cesurca onlarla yüzleşerek kendimizi geliştirmek durumundayız.
Audrey Hepburn, “Neye odaklanırsanız, hayatınızda o çoğalır. Dünyada iyiliği ve güzelliği çoğaltmak için çalışın. Güzellik görünüşte değil, insanın dünya görüşünde saklıdır. Güzel şeyler, insanın kucağına düşmez. Allah, çok cömerttir. Ancak senin de “üzerine düşeni yapmanı” bekler. Güzel göz, başkalarındaki güzelliği görendir. Güzel dudak, sevecen sözcükler söyleyendir. Zarafet ise, hiçbir zaman yalnız değilmiş gibi yürümektir” der.
Her insanın özünde, insanlığı ayağa kaldıracak, bu dünya hayatını cennete dönüştürecek güzellikler, iyilikler olduğu gibi; bu dünya hayatını cehenneme çevirecek kötü duygular, ihtiraslar ve olumsuzluklar da vardır. Önemli olan, erdemli bir yaklaşımla olumsuzlukları frenleyerek ve güzellikleri, iyilikleri çoğaltarak hayatımızı inşa etmek… Üzerinde yaşadığımız yer küresi, bütün bir insanlığı doyuracak kadar bir potansiyele sahiptir. Burada dikkat edilmesi gereken şey, ihtiraslarımıza tutsak olmadan, aklımızı ve yüreğimizi ortaya koyarak geleceğimizi inşa etmek...
Hayatımızı inşa ederken, yaşamın süresi kadar, yaşamın derinliği ve kalitesi de büyük bir önem arz etmektedir. Bunun farkında olarak, yaşamın kalitesini arttırmak, derinliğine nüfuz etmek ve hayatı daha anlamlı hale getirmek için aklımızı, zihin dünyamızı ve duygularımızı harekete geçirmek durumundayız. İçinde yaşadığımız bu dünya hayatında, birçok sorunla karşılaşmamız bizi korkutmamalı, ürkütmemeli. Hayatın akışı içerisinde sorunların olması doğaldır. Bütün mesele paniğe kapılmadan, sorunları çözmenin yöntem ve tekniklerini bulmak ve sorunları çözmenin keyfini yaşamak...
Albert Einstein, “İnsanlar, başarma cesaretini nasıl kaybediyor? Aslında herkes dâhidir. Sorunlar, onları üretenlerin mantığıyla çözülmez. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, balık da tüm hayatını, aptal olduğuna inanarak geçirir” der.

Hayatımızın inşasında hayal, merak, bilgi, sezgi ve bakış açısı gibi kavramlar ve bunların birbirleriyle olan ilişkileri çok önemlidir. Bu konuda Einstein şunları söyler:” Hayal gücü mü yoksa bilgi mi daha değerlidir? Hayal gücü, bilgiden daha değerlidir. Bilgi sınırlıdır, oysa hayal gücü tüm evreni kapsar. Merak duygunuzu kaybetmişseniz, beyin ölümünüz gerçekleşmiş demektir. Beyninizi bilgiyi taşımak için değil, işlemek için kullanın. Bilimsel ilerlemenin öncü radar istasyonu, sezgilerdir. Başarırsanız herkes kendi safına çeker, başarısız kalırsanız karşı safa iter. Ait olduğumuz bütün içindeki yerimizi görecek şekilde bakış açımızı yeniden düzenlemeliyiz”.

“Ait olduğumuz bütün içindeki yerimizi” bilirsek ve bakış açımızı buna göre düzenlersek, hayatımız anlamlı olur. Hayatımız anlamlı olursa, etrafımıza pozitif enerji yayarız. Pozitif enerjinin yoğun olduğu toplumsal katmanlarda, mutlu bir yaşam vardır.