GÜZEL AHLAK ESASLARI "İSTİANE"

İSTİANE

‘İstiane’, sözlükte başkasından yardım dilemek ve yardım beklemek anlamındadır.

 Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi olan Fatiha’da şöyle buyurulur: “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz.” [1]

Bu ayet, diğer dinler ve inanç sistemleriyle İslâm’ın arasındaki önemli bir ayrılış noktasını bildirmektedir. Bir yanda Allah (c.c.)’a teslimiyetle bütün dünyalık arzu ve kulluklardan kurtularak gerçek özgürlüğe kavuşmak... Diğer taraftan kullara kul olmamak... İşte insan, Allah (c.c.)’a inanmak ve yardımı yalnızca O’ndan istemek suretiyle yanlış örf ve adetlerin tutsaklığından, kişilerin ve köhne düzenlerin köleliğinden kurtulmuş olur.

Yine “Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyiniz! Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir!” (2)

Yani sabır ve namazla istiane ediniz! Diye Allah (c.c.) müminlerin sabretmelerini, namaz kılmalarını, dua etmelerini ve bunlarla Allah (c.c.)’tan yardım istemelerini emrediyor. Bu âyet-i kerime istianenin nasıl yapılacağını açıklıyor ve emrediyor.

Müslüman, bütün kuvvetlerin yaratıcısının Allah (c.c.) olduğuna, bunların tümünü bir sır için yarattığına ve hedefe varabilmek için bu kuvvetlerin birbiri ile yardımlaşması gerektiğine inanır. Bilir ki, bu kuvvetleri kendisinin yönetimine veren, onun sırlarını anlayıp, kanunlarına vakıf olmayı başarılı kılan ancak Allah (c.c.)’tır. Onun için insana yakışan, ne zaman tabiat kuvvetlerinden birini yönetimi altına alırsa şükretmektir. Çünkü aslında bu kuvvetleri insanın kendisi emri altına almış değil, Allah (c.c.) onun emrine vermiştir.

“Göklerde ve yerde bulunanın hepsini sizin hizmetinize sundu.” [2]

Bunun için tabiat kuvvetleri ile insan arasında herhangi bir korku da bulunamaz. Çünkü insan yalnız Allah (c.c.)’a iman ediyor, yalnız O’na ibadet ediyor ve yalnız O’ndan yardım diliyor.

Müslüman, tabiat kuvvetlerinin hepsinin Allah (c.c.) tarafından yaratıldığını

(Sünnetullah) biliyor, onlar hakkında ilim ve fikir sahibi olup O’na yakınlık göstererek sırlarını çözüyor. O kuvvetler de insana yardımcı olarak bütün sırlarını açıyorlar. Sonunda insan, tabiat kuvvetleriyle dostça yaşıyor ve onlardan yararlanıyor. [3]

Peygamber (s.a.v.)’in Uhud dağına bakarak söylediği şu veciz hadis-i şerif ne güzeldir: “İşte, şu dağ. O bizi sever, biz de onu severiz.” Burada peygamberimiz (s.a.v.)’in tabiata karşı taşıdığı sevgiyi, ülfeti ve onunla barışıklığını görüyoruz.

_______________________________________

[1] Fatiha sûresi, 1/4.

(2) Bakara sûresi, 2/153.

[3] Casiye sûresi, 45/13.

[4] Fizılalil-Kur’an, S. Kutup.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Bilgen - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gurbetteki Erzurum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gurbetteki Erzurum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gurbetteki Erzurum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gurbetteki Erzurum değil haberi geçen ajanstır.



İstanbul Markaları

Gurbetteki Erzurum, İstanbul ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (216) 492 36 36
Reklam bilgi