Yarın çok önemli bir kişinin ameliyatını yapacak olan tıbbi ekibin başısınız.
Başarısız olmanız halinde hem yeri doldurulamaz bu kişi ölmüş olacak hem de sizin kariyeriniz lekelenecek.
Ne yaparsınız?
Öncelikle görev,yetki ve sorumlulukları,iş akışlarını gözden geçirir ayrıca kullanılacak malzemeleri kontrol eder ve operasyonun önemi ve sonuçları hakkında ekibi uyarır ve motive edersiniz.İnancınız sağlamsa dua etmeyi de unutmazsınız.
Ama bütün gayretinize rağmen ameliyat başarısız geçti ve hasta öldü.
İkinci aşamada,biz nerede hata yaptık?sorusuna cevap ararsınız.Buna postmortal (ölüm sonrası) tekniği deniliyor.Nerede hata yapmış olduğunuzun farkına varmanız,sonraki ameliyatlar için katkı sağlayacak olsa bile ölümü büyük kayıp olan hasta sonuçta ölmüştür ve onun için artık yapacak bir şey yoktur.
Peki birinci aşamada yaptıklarınız ölümleri önlemeye yetmiyorsa başka ne yapılabilir?
Bunun için premortal (ölüm öncesi) tekniği katkı sağlayabilir.
Yani henüz ameliyatı yapmadan hastanın öldüğünü varsayıp,nerede hata yaptığınız sorusuna cevap aramanız demektir.
Etkileyici sonuçlar yarattığı ifade ediliyor.
Esasen bu tıbbi ifadeyi ben,bankacılık eğitimi verdiğimde bir “kredi tekniği” olarak anlatıyordum.
Tabii ki verdiğimiz krediyi batırmamak çok sayıda önleyici tedbir alıyoruz,erken uyarı sistemleri,iflas modelleri vs kuruyoruz ama krediler yine de batıyor.
Ardından biz nerede hata yapıyoruz sorusuna aradığımız cevapların çıktıları ile yeni tedbirler de alıyoruz ama yine batırıyoruz.
Krediyi verdiğiniz an battığını varsayarsanız yani premortal tekniğini uygulayabilirseniz etkileyici sonuçlar alınabilir.
Çünkü bu, farklı bir bakış açısı,odaklanma ve motivasyon sağlayacaktır.
Bu teknik hayatın farklı alanlarında kullanılabilir.
Ancak ben öncelikle ve özellikle “insan ilişkileri” nde kullanılmasını öneriyorum.
Batırdığınız parayı yeniden kazanabilirsiniz,ancak ölen insanı diriltemezsiniz.
Birlikte olduğumuz insanlar ile; darılır,kırılır,kavga eder,savaşır ve hatta öldürmeyi bile düşünebiliriz.
Birinci aşamada,bunların üstesinden gelebilmek için de;dini/felsefi/ahlaki/hukuki öğretilerden yararlanır,eğitim/öğretim görür,kişisel gelişim kitapları okur vs araçlar kullanırız.
Ama son tahlilde içinde bulunduğumuz dünya da çok da başarılı olmadığımız görünüyor.
İkinci aşamada,bir vesile ile yolumuz kesişen bir insan (iş arkadaşımız,akrabamız,eşimiz vs)öldüğünde hayatımızda neyin/nelerin eksildiğini,artık nelerden mahrum kalacağımızı,nelerin pişmanlığını yaşayacağımızı postmortal tekniğini kullanarak düşünebiliriz.
Aramızda “sorun”olarak gördüğümüz şeylerin anlamsızlığını fark eder ve “mutlak gerçek ölüm” karşısında hiç bir şeyin değerinin olmadığını da kavrarız.Üzülür,belki de kahrederiz.Ama artık ölen ölmüş,olan olmuştur.
Ölümü,kalanlar ile olan ilişkimize çeki düzen de verebilir.Bunun için mezarları daha çok mu ziyaret etmeliyiz yoksa daha kaç tane sevdiğimizi kaybetmeliyiz bilemiyorum.Ama hayatın hengamesinde bu hatırlamalar da nisyan ile malül olur ve bıraktığımız yerden kırmaya,dökmeye devam ederiz maalesef.
Eminim,birlikte olduğumuz ve özellikle sevdiğimiz insanları,ölmeden önce öldürebilirsek,yani premortal tekniğini kullanabilirsek hayatınızda çok şey değişebilir.
Şimdi gözümüzü kapatalım ve öldüklerini düşünelim, nelerden mahrum kalacağız,nelerin pişmanlığını/utancını yaşayacağız,nelere ah edeceğiz.
Eminim sabah uyandığımızda daha sıkı sarılacak,ölüm dışında her şeyin teferruat olduğunu,büyük resmi görmemiz/yeniden anlamlandırmamız gerektiğini,savaşı kazanmak yerine insanı kaybetmemenin önemini,insanın hataları ile var olduğunu,affetmeyi/affedilmeyi, empatiyi,vicdanımızın sesini dinlemeyi,sevginin gücünün/gösterilmesinin/söylenmesinin önemini,küçük şeyleri dert edinmemeyi,dış dünyaya bağımlılık yerine içsel yolculuğu daha iyi anlayacağız.
Karşılaştığımız;acılar,hastalıklar,ölümler,iflaslar, ihanetler,Yaradanın bizi olgunlaştırma projesinin bir parçası olduğuna göre,premortal bizi,herhangi bir kayıp yaşamadan da olgunlaştırabilir.
Bu tekniği özellikle doğum günlerini kutlarken kullanalım,sevdiklerimizi özellikle o gün öldürelim.
Zaten bir şey başlamaya başlıyorsa bitmeye de başlıyor demektir,yani doğduğumuz gün ölmeye de başlamıyor muyuz.
Doğum ve ölümü birlikte yaşamak/düşünmek belki hayata bakışımıza farklı anlam katar.
Bu teknik çift yönlü sonuç yarattığından,ilişkilerinizi çıkarsız sevgi merkezli hale getirir,dolayısıyla sizin var olduğunuz yerde herkesin iyi hissetmesini sağlar,
Ayrıca çevrenizdeki kişinin ölümü sonuçta bir kayıp değilse,varlığı da “değer”üretmiyor demektir,yani hayatımızdan çıkararak kendinizi kötü hissettirmesine,enerjinizi tüketmesine artık izin vermezsiniz.
“Ölmeden önce ölünüz”hadisi şerifi,kendi muhasebemiz için önem arzederken,”ölmeden önce öldürünüz” tezi ise ,insan ilişkilerimizin muhasebesini yapmamızı sağlayabileceğinden toplumsal bir değer yaratabilir.
Deneyelim,görelim.
Mahmut Esfa Emek
Yorum yazarak Gurbetteki Erzurum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gurbetteki Erzurum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gurbetteki Erzurum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gurbetteki Erzurum değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gurbetteki Erzurum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gurbetteki Erzurum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gurbetteki Erzurum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gurbetteki Erzurum değil haberi geçen ajanstır.